Medet Delig ve Başarısızlıklar-1

Medet Delig, binlerce insan gibi eski amatör futbolcudur. Fakat sakatlandığı için ya da torpilli çocuklar yüzünden değildir eskiliği. Toprak sahada üstü pislendiğinden, ayak içi pasları zeminin a orospu azizliğinden dolayı adrese teslim gitmediğinden ve netice almak isteyen hocaları hırslarından dolayı topu şişirmelerini emrettiği için bırakmıştır futbolu. Ve daha karizmatik görünen basketbol salonlarına transfer olmuştur, 1.70 boyuyla, şutör olma sevdasıyla. Bir süre oynar. Boyu uzamaz pek, sol eli de gelişmez hiç. Onu da bırakır. Tahsilli ve akıllı biri olmaya karar verir. Üniversite bile kazanır büyük şehirde. Lakin gençliğinde bu suni çim sahalar çıkmadı diye lanet etmektedir hala. Halısahaya para vermeye de pek yanaşmaz.

Üniversitenin ilk yıllarında fazlaca eğlenir, azca öğrenir. Akıllı olmayı sevmemeye başlar, zaten okul, aklı pek teşvik etmemektedir. Terk. Tertip. Teskere. Askerlik anılarını anlatmaz pek. Ne olduysa artık!

Yer kiralar belediyeden. Pazarda Adibas’lar, Mike’ler, Zuma’lar satar. Para verir durur, pazarcılar odasına, vergi dairesine. Muhasebesini kendi tutar. Anlar az çok. Kaçırmaz asla devletten. Besler. Devlet onun için vardır. Güvendedir.

Güvende olduğu için evlenir. E yaş artık 30’a gelmiştir. Köyden lise mezunu bir kız alınır. Bir kızı olur. Çocuğu olmaz. Kızı, çocuğu olmuyor diye evden kaçar. Çünkü ev kiradır. Ev karadır.

Yaş 30’u geçmiştir. Köydeki tarlalardan pay kalır. Geceleri rakıya dadanır, gündüzleri namazdadır. Yancı bulur, kendini övdürür durur bir dubleye. Camide dedeleri dinler, feyz alınır. Feyz, alındığı yere bırakılır. Maç izleyip küfreder, hem kendi hem de oynayanların geçmişine. Neyse ki ülkesinin geçmişine duyduğu hayranlık onu yatıştırır. Bayramlarda topladığı bira paraları gelir aklına, iç çeker. İçer. Milli marşa tapar yıllardır. 41 Dize 41 Yorum’u yalamıştır meze diye.

Maç başlayacak, meyhanede oturuyoruz. Dünya kupası elemeleri. Kafası olmuş madalya. Bıraksalar meyhane duvarına asılacak, üç beş güreşçi, yağlı adam fotoğrafının ortasına. Milli marş okunacak diye ayağa kalktı. “Şu hayatta herhangi bir şeyi seven ayağa kalksın ulan! Kalkmayanın siki kopsun!” Gol olursa zıplamayan da “ibinelar” olacaktır zaten. Bizi de kaldırdı zorla. Hazır ola geçti, gözlerini kıstı, başını kaldırdı. Bismillah çekti.

Portekiz milli marşı çalmaya başladı. “Oturun bu değilmiş moruk!”

REKLAMLAR.

2 KUTU GERGEDAN + GECİKTİRİ SPREY

59 ₺ KARGO + K.D.V. DAHİL

cazırdama

kafamı çevirsem de konuşmaya devam ediyordu.

“abartıyı defetmek insan tabiatına aykırı mı? bu orospu çocuğunu en azından edebiyattan ayıklasak derken yine o bok çukuruna düşüyorum. bir saniye! müzik aklımı durdurdu. gerçekçi hatta berbat yanlarını gösteren şehir belgeselleri çeksek ya?”

“sen ne yapıyorsun mesela?”

oha, o soru işareti bana yöneltildi. “dur anlatayım.”

“-sus, ananı sikerim- dur bak aklıma ne geldi! mesela yaşlı yerel gazeteci kuru kemikli kadın, şehrin uyuşturucu trafiğinin polisidir bence. hem kim takılıyor bu travestilerle? ben de istiyorum ama utanırım. yerde kartvizitini buldum travesti ışılın. doğduğunda tom waits’e ne içirdi anası? babasızlık, başkaldırıya işaretse sanatta, bu doğurganlığa anasız kaymaklı inek sütü içmişken nasıl dadanırım? buldum; anakronik, otobiyografik, kirli, gerçeküstü, bla bla bla müzik!”

“moruk bir şey diycem: lan bi sus, amınakodumun. hatun seni bekliyor, baya içmiş cazcı soliste verecek bak. git ona anlat.”

“tamam moruk. sonra konuşuruz o zaman seninle, kusura bakma. gideyim ben.”

“yok yok problem değil abi, keyfine bak.”

kelime anlamı yüz yılda anasının amı kadar değişirken gitmeliydi, çünkü tanrıydı. gömleğini de geydi. allah allah!

o gidince, nevresimsiz yatağın üzerine yığılmış kitapları dizmeye başladım. müdire kılıklı bir kadın girdi içeri ve “güzel şeyler olacak daha” dedi. duyduğum halde “he?” dedim. bir daha söylemedi. lan çocuğun ne işi var burda? bugün aşı olmuşlar hocası. tamam müdire sen duş al. sen çocuk, dön arkanı! adını söyleme. bağırdım durdum dagıl dugul dugung.

-allah mı var?

-var.

-yok boğlum.

-allah var mı?

-bilmem.

-lan benim burada ne işim var! var var.

-o zaman ha yok, ha var.

ah, maraba bile demeden oynaşmaya başlayan çocuklar.