züberoğul

tüm odaların kapıları kapalı, herkesler bir ibneliğin peşinde gibice, delice, sökmen ve kara takkeli. birazdan yağmur yağabilirinin ürkmece, rekor doğabilirin keşkece.  ışıkları kapattıklarının izsizce giriyoryum, nereden anlar ki bu dingiller, ayaklarımı götüme soktum. sus iki dakka. dukka. ağamı yolladım tanca iline, sapıttı pezevenk. üstelik silahı var. sus iki dakka. dukka. yoksa sıkar. ordan buri. iranda da nükleer silah var, komşular söyledi iyiyiz lan da! mütevazi bir, ezan okuyordu. tevazumu mazur görün çok pardon ama biz de son ses “esti bahar yeli karlar eridi” bilemedin “hiçbir türlü bulamadım ben beni” çalıyorduk yani az buz değil. sonra sızmışız camlar açık, birinci kat, garaj üstü. küfürlerle, bağırışlarla uyandık, sabah ezanı. biz nasıl müslüman evladıymışız’lar ki bu çok tanıdıktır, kimliğini göster, geç. orospu çocuğu kafir piç ensestçiler, anca birbirinizi sikin. çıksanıza lan dışarı erkekseniz’ler. nefes alma lan, sus. içimizden birazdan gider’ler. hem cumaya gider vaize günah çıkartırız ayol! hem üç kardeştik; baba, oğul, meryem ruh. dövmesine döverdik de baba ve meryem ruh imamın kayığına binmek istediler. binip gittiler. ikisi de kurtuldu, baba daha az. meryem ruhu yaktık, külhanda. vasiyetiydi. kadındır, yansın hele bele dediler. tamamen kurtulacağı için sevindim. onun da gömüldüğünü söylüyorlar, babayı gömdüler! ilk odunu en ben attım. babayı gömdüler, elimi sürmedim. kusurlu çıkaran’a kendi kusurunu geri yollamak gibi bir patavatsızlık yapamazdım. kefen parasını belediye verdi.  ben, ben geri geldim. drugstore cowboy, torbacı arap asım. ben senin taşralaşmış halınım.

Yorum bırakın